Klinik Psk. Havva Kullakçı
Gün içinde iletişim kurarken ya da içimizde düşüncelerimizi düzenlerken acaba kaç kere varsayımda bulunuyoruzdur? Oldukça fazla olduğu konusunda hemfikirizdir sanırım.
Bunu şundan dolayı söylüyor.
Bunu yapıyorsa, şunu demek istiyor.
Atıştırmalık yiyorsa karnı açtır.
İşten geç geliyorsa, eve geç gelmek istiyordur.
Doğum günümü unuttu, çünkü beni artık sevmiyor.
Zihnimiz, yaşadığımız dünyayı anlamamızı kolaylaştırmak için bize kısa yollar öğretiyor. Örneğin, 1 yumurta 10 dakikada haşlanıyorsa 9 dakikada haşlamaya bir hayli yakın olur varsayımı gibi. Bu tür varsayımlar, ölçülebilir durumlarda oldukça işimize yarar fakat başkasının düşüncesini ya da niyetini bilebilmek gibi ölçemeyeceğimiz durumlarda bizi zora sokabilir. Özellikle yakın ilişkilerimizde gerçekliğinden emin olmadan çıkarımlarda bulunup, davranışlarımızı ya da söylemlerimizi bu çıkarımların üzerine inşa etmek ilişki sağlığını tehlikeye atabilir. Günün sonunda ya yanlış anladığımızla, ya yok yere öfkelendiğimizle ya kırdığımızla ya da uzaklaştığımızla kalırız çoğu zaman.
Peki, ya varsaymasak ne olurdu? Ne ile baş başa kalırdık? Ne bizi yönlendirip, karar vermemizi etkiler ya da davranışlarımızı belirlerdi?
‘’Merak etmek’’ olabilir mi?
Aç mısın?
Doğum günümü unutunca aklıma beni eskisi kadar sevmiyor olduğun fikri geldi ve çok endişelendim, unutmanda bunun etkisi var mı?
Bunu yaparken ne düşünüyordun? Bunu neden yaptığını anlayamadım, sebebini anlatır mısın?
Sen bunu söyleyince aklıma şunlar geldi, tam olarak anlatmak istediğin nedir, biraz daha anlatsana?
Merakımızla şekillenen konuşmalar bir sonraki aşamaya daha kolay geçerken soruların muhatabını da savunmaya geçirmeden kendini açıklamak için motive eder. Bizi olumsuz duygulardan arındırır ve devam etme umudu aşılar.
Varsayım yapma sıklığı kadar varsaymayı nasıl öğrendiğimiz, varsayımda bulunmaya neden ihtiyaç duyduğumuz da oldukça önemli. Davranışları, duyguları öğrendiğimiz gibi karşılaştığımız durum ya da başımıza gelen olayları anlamaya çalışırken varsayımda bulunmayı da ‘öğreniyoruz’. Yaşadıklarımızı anlamlandırmaya çalışırken sıklıkla tek başımıza kaldıysak, duygularımızı ve düşüncelerimizi ifade etmemiz ve sağlıklı yollarla düzenleyebilmemiz için yeterli bir rehberlik görmediysek, öğrendiğimiz bu yolu kullanmaya yani ‘varsaymaya’ daha meyilli oluyoruz. Bununla birlikte, çok fazla zahmet ve zihinsel çaba gerektirmediği için de varsaymak, olayları yorumlayan zihin için sıkça kullanmak adına oldukça kolay bir yöntem haline geliyor.
Peki, özellikle insan ilişkilerinde varsayımda bulunmayı azaltmak, zihni, bilinmezlik ve meraka alıştırmak mümkün mü? Elbette, ömrümüz boyunca yeni şeyler öğrenmek ve yeniliklere adapte olmak üzere tasarlanmışız. Bolca soru sormak, sonuca varmadan kısacık bir mola vermek, harekete geçmeden yeniden kontrol etmek ya da bilgiyi teyit etmek ve tüm bunlardan da önce bilmemeyi cesurca ve gönül rahatlığıyla kabul etmek merak etme kaslarımızı güçlendirip varsaymanın olumsuz etkilerinden bizi koruyacaktır.
Comments